11 Nisan 2012 Çarşamba

KARİYERİ BIRAK, "KÜÇÜK PRENS"E BAK.

Takip edenler bilir son yıllarda “Kariyer Günleri” gibi konuşmalara sağolsunlar sıklıkla davet ediyorlar. Öğrenci arkadaşlarla bir araya gelmek bana sıkıcı iş hayatı içinde müthiş bir nefes oluyor. Bunu “Çocuklar interaktif yapalım, ben de sizlerden öğreniyorum” samimiyetsizliğinde söylemiyorum. İlk kez duydukları başarı ve başarısızlık hikayeleriyle dinleyen arkadaşların gözlerinin parlaması bir yana, her gittiğim yerde kendini çok iyi yetiştirmiş ve bana ciddi şeyler katan arkadaşlarla tanışıyorum. Örneğin –ismini hatırlayamadığım için beni affet, yazarsan hemen değiştirip ismini yazacağım kardeşim- Avusturya Lisesi’nde beni Sir Kenneth  Robinson’un Changing Paradigms ‘i ile tanıştıran arkadaş.. O günün akşamında akademisyen olan eşimle saatlerce ağzımız açık bir şekilde Sir Kenneth  Robinson ‘un çalışmalarını internetten bulup okuduk, izledik, bize neler kattın bilemezsin..

Bu şahane buluşmalar beni ziyadesiyle mutlu ederken, “şimdikiler”i de gözlemleme fırsatım oluyor. Bir kere teveccüh edip beni de sıkça davet ettikleri bu gibi konuşmalar için seçilen kişiler ille Falancanın  Genel Müdürü, Filancanın CEO’su  ya da Hedehödö Yönetim Kurulu Üyesi oluyor. E haklısınız tabii ki buralara gelmiş amcaların möhim hikayeleri olduğunu düşünmekle.. Ama ya yoksa? İşte o zaman aynı sıkıcı, tek düze, didaktik, sıkıcı coğrafya hocası tadında anlatılan klişe tavsiyelerle yetinmek zorunda kalıyorsunuz. 

Son Bursa AIESEC toplantısında şahane bir soru geldi:
“Kişisel Gelişim kitaplarına inanıyor musunuz?” Cevabında da söylediğim gibi, kitaplardan değil, Taksim’deki içliköfteciden alınan kişisel gelişim dersine inanıyorum… Sunumlarımdan herhangi birisini dinleyenler ne demek istediğimi anlamıştır. Henüz bir araya gelemediklerimiz için sürprizi bozmayalım ;)



O salonları doldurmayı kışın soğuğunda, yazın sıcağında çimenlerde uzanmaya, sevgilinizle yuvarlanmaya ya da en basitinden, King oynamaya tercih etmişseniz o salonda konuşan kişiler olarak 1 saatte hayatınız değiştirsek iyi olur di mi?! ;)  Bence de. Öğreten konuşmalardan nefret ettiğimi, dinlemeye de yapmaya da tahammülüm olmadığını takip edenler bilir. Gelip size bazı hikayeler anlatıp gidiyorum.. Kimisi başarı hikayesi, kimisi başarısızlık hikayesi.. ama hepsi “Başkalarının Hikayeleri”. Bu hikayelerden nasıl faydalanacağınız tamamıyla size kalmış. Geçenlerde “Türev Ürünlerle ilgili görüşmek için” randevu alarak ziyarete gelen önemli aracı kurumlardan birinden 2 dünya tatlısı genç hanım mesela.. Kalkarken “Geçen sene bizim okulumuzda anlattığınız borsa ekranını uyurken karşısına koyan borsacı –ki bu ben oluyorum ;) – hikayesi beni ve kararlarımı çok etkiledi, daha çok sorgulayarak, daha çok irdeleyerek verdim kararlarımı ” dedi. Ya da Boğaziçi Üniversites'inde yanıma gelip "Üniversiteye radyo programlarınızı dinleyerek hazırlandım. Yalova'da başka bir eğlencem yoktu. Şimdi Boğaziçi'ni kazandım ve sayenizde radyocu oldum" diyen Yasemin gibi..  Ne mutlu sorgulatabildiysek, bizim hatalarımıza düşmemenize katkı sağlayabildiysek, Amerikan filmlerinden meslek seçmemenize katkı sağlayabildiysek… Bi kaç hayata dokunabildiysek ucundan..

Bursa AIESEC Organizasyonu yine harikaydı, harika bir ev sahipliği gördük. Salon pırıl pırıl gözlerle doluydu, benim için en önemli şeylerden biri: Küçük Prens ’i salonun çoğu okumuştu! ;) Konuşmanın başında söylediğim gibi 39 derece ateşle yaptığım için benim için cidden “Ateşli bi konuşma” oldu, umarım herkes için öyle olmuştur. Umarım sorgulatabildik, başarı kriterlerini, mutluluk kriterlerini, “kariyer” hikayesini, umarım hayalinizdeki o adamlar olmak isterken nelerden vazgeçmemek gerektiğini, roket hikayesindeki “o naif küçük oğlan çocuğunu” hiç öldürmemek gerektiğini, o öldüğü gün kariyerin de, başarının da, mutluluğun da onunla beraber öleceğini, içinizdeki çocuğu o roketin başı gibi pamuklara sarıp sarmalamanız gerektiğini.. O sıkıcı ofislere girmeden, dört duvar arasında kısılmadan, kurumsal hayatın kravatlı sıkıcı piyonu olmadan da mutlu, başarılı ve ne demekse “Kariyer”li olunabileceğini.. Arkadaşlarınızla mizah dergisini arka cebinde kıvırıp çimenlerde debelendiğin o günün, terfi aldığın günden daha kıymetli olduğunu.. Kız arkadaşının elinden tutup beş parasız denize doğru baktığın “an”ın kıymetini..

Ve bir şey daha. Geçenlerde yine bir konuşma için bir yerlere gittik, çıkıp otoparka doğru yöneldiğimde bir şey düşündüm. Kariyer Günlerine pahalı arabalarla, ciplerle değil bisikletle gelen adamlar olursa bir gün ve siz o adamları bulup davet edebilirseniz okullarınıza, klüplerinize, her şey çok ama çok daha güzel olacak arkadaşlar…  

İçinizdeki ,sanatı,sanatçıyı, çocuğu bulun ve ona yapışın. O nereye gittiğini çok iyi biliyor!
Bu da benden duyabilebileceğiniz ilk ve son didaktik cümledir! ;)

“Her çocuk sanatçı doğar. Esas problem büyüdüğünde de sanatçı kalabilmektir” Pablo Picasso.

9 yorum:

  1. sadece evet bilgilerle değil başkalarının hayatı da karşılarındakilerini etkileyip yol gösterici olabilir.Lüx otomobıllerden bahsetmissiniz bir de bisikletlerden buradaki yazı o kadar cok şeyi anlatıyor ki bizden olanlar ve olmayanlar bizlerden olanlar zaten bizim içimizde yani bisikletliler :)))

    YanıtlaSil
  2. Beni tekrardan öğrenci olduğum sıralara ve sizden dinlediğim hikaye sayesinde kariyer hayatımı bir kez daha sorguladığım o ana götürdünüz.. Kitapların satır aralarında bulamayacağınız küçük ama bir o kadar önemli bir ayrıntı var ' İnsan Hayatına Dokunmak ' bunu sizin gibi yapabilen, içindeki çocuğu hiçbir zaman kaybetmeyen iyi insanlar arasında kalabilmek dileğiyle..

    2 dünya tatlısı genç hanımdan biri.. :)

    YanıtlaSil
  3. evettt o dünya tatlısı genç hanımdan bir diğeri de benim:) Yazınızı okurken ne kadar çok duygulandığımı anlatmamın mümkünatı yok. Öğrencilik günlerimde verdiğini tek bir örnek, kurduğunuz tek bir cümle kararlarımı ve kariyerime vereceğim yönü değiştirmemi sağladı. Yaptığım planda her daim sizin kurmuş olduğunuz cümleler ve hatta mimikleriniz dahi gözlerimin önünde. Siz anlattıklarınıla benim tehlikeli bir dönem geçirmememi sağladınız.Umarım birçok öğrenciye ulaşabilirsiniz.
    Aa unutmadan bir gün yönetici ünvanına ulaşabilirsem-ki hedefimdir:)- bisiklet fikrinizi hayata geçirmeyi isterim.
    Bisiklet kullanan yöneticilerle çalışmak ve sağlığımızı yitirmemek dileğiyle...:)

    YanıtlaSil
  4. Geçen sene Kariyer Pusulasında konuşmanızdan o kadar etkilenmiştim ki ev arkadaşlarıma her kelimenizi anlattım beni bir hafta boyunca dinlemek zorunda kalmışlardı :)) sonra ev arkadaşlarımdan biri Marmara Üniversitesi'nde okuyor, orada da konuşmanız olacakmış o kadar anlatmamın etkisiyle katıldı ve bir haftada ondan dinlemiştik:)) yanınızdaki 2 stajyerin hikayesi beni çok etkilemişti geçen sene ve okulda öylesine verilen herşeyi sanki benim gerçek görevimmiş gibi yaptım ve çevremdekilerin yadırgamalarını dinlemedim. Gerçekten hiç beklemediğim dönüşler oldu hayatımda,herşey beni meğer ne kadar da geliştirmiş ve katkı sağlamış. Şu hayatta duymak istediğim şeyler tavsiyeler ve uyarılarken bize en güzellerini sunduğunuz ve "hayatımıza dokunduğunuz" için bende teşekkür etmek istiyorum.

    YanıtlaSil
  5. Son yılların popüler organizasyonu kariyer günleri etkinlikleri ve etkinlik konuşmacıları hep birbirlerinin kopyası gibi. Bütün konuşmacılar hemen hemen aynı reçeteyi yazıyor ve toz pembe kariyer sunuluyor altın tepside. Etkinlikten çıkan herkes birkaç sene içerisinde kendisini hedehödö firmasının üst düzey yöneticisi zannediyor. Ama hiç kimse bizlere İçli Köfteci Ali Amca'yı anlatmıyor... Hiç kimse bize kariyer ilk adımını ilk işi ilk stajı anlatmıyor... Tabi haliyle kariyer günlerini dinleyen her mezuniyet arefesindeki öğrenci tabir-i caizse kendini genel müdürü adayı görerek çıkıyor etkinlikten.
    Bugüne kadar sizinde katıldığınız toplamda 4 kariyer günleri etkinliğinde görev aldım. Ama ne yazık ki hiçbirinden tam istifade edemedim. Fakat Kariyer Pusulası'nda sizin sunumunuz 5 dk lık kısmı -88888- bir sonraki sunumunuza CKM'ye dinleyici olarak gelmeme yetti.
    Siz hiçbir zaman kariyeri toz pembe olarak anlatmadınız. Hep tüm gerçekliğiyle bizlere örneklendirerek verdiniz. Birlikte yaptığımız bir kahvaltıda "aileleri için çalışan iş adamlarının ailelerine ayıracak vakitleri bulamaması gibi bir çelişki" konusu kulağımda bir küpe olarak kalacaktır.
    Tava sözümü unutmadım:)
    Saygılarımla.. Teşekkürler...

    YanıtlaSil
  6. Hepiniz konuşmaların başka başka noktalarını almışsınız, demek istediğim de tam olarak buydu işte. Kimisi içli köfteciyi, kimi 88888 hikayesini, kimi ekrana karşı uyuyan borsacı adamı.. Tamamdır. ;)
    O kadar duygulanıyorum ki yazdıklarınızı okudukça.. Demek ki oluyor, demek ki dokunabiliyoruz bir kaç hayata, ucundan da olsa..
    İyi ki varsınız arkadaşlar.
    Aynen devam.. ;)

    YanıtlaSil
  7. Yazınızı okudum; öyle içten bir değerlendirme olmuş ki, sanki konferans salonunda ön sıra oturmuş ve yine Sizi dinliyormuş gibi hissettim. Ardından yapılan yorumları da inceleme fırsatı buldum. Bende uyandırdığınız hisleri başkalarında da uyandırmış olduğunuzu gördüm. Bu hakkettiğiniz değeri veren insanlar ile karşılaştığınızı ve birilerinin anlatmak istediklerinizi anladığını gösterir. Bundan dolayı Sizin adınıza çok sevindim. Hayatta alınan dersler bugün de Size söylediğim gibi; aslında bir konuşma akışı içerisinde geçenlerden akılda kalanlardır bana sorarsanız. Bunun adı konmuş kredili bir ders olmasına, bir akademisyen tarafından anlatılmasına, didaktik bir amacı olmasına, geçilmek için günlerce ezberlenen yada genel anlamda çalışılan ve de zaman içerisinde unutulacak bir şey olmasına vs. gerek yoktur. Bir ders olması adına asıl gereken; bizim için aşılması gereken bir engel olmak yerine, engelleri aşarken bize yol gösterecek bir rehber; rüzgarın götürdüğü yere gitmemiz yerine, rüzgarı kullanarak istediğimiz yöne gitmemizi sağlayan bir yelken olmasıdır. Hayata bakış açınız; kendinizi geliştirmeye açık, başkalarının fikirlerine önem veren ve onların da Size bir şeyler katabileceği bir tarzda olduğu için, şu "Kariyer Günleri"nde gönülden bir şekilde bildiğiniz, araştırıp öğrendiğiniz hikayeleri derleyip, Sizi dinleme fırsatı bulan bizler ile paylaşıyorsunuz. Sizi farklı kılan da; "Birkaç Hayata Dokunma"nın nasıl mümkün olacağı üzerine kendinizi geliştirmeniz, "Birkaç Hayata Dokunmak" adına anlatmak istediğiniz olayın her iki yönünü de inceliyor olmanız; birilerinin "Başarı ve Başarısızlık Hikayeleri"ni ele almanız gibi. Bunun yanı sıra; olayları değerlendirme şekliniz ve vermiş olduğunuz mesajlar da içtenliğinizle birleşerek bizlerde yer ediyor olacak ki, verdiğiniz öğüdü unutmak mümkün değil. Paylaştıkça çoğalacağına inandığınız bu hikayeleri bizlerle paylaşıp, bizlere gelecek adına ışık tuttuğunuz için ve de bizlere kattığınız ve bundan sonra Sizi dinleyenlere katacağınız her şey için şahsım adına çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız, iyi ki tanımışız Sizi. Saygılarımla..

    YanıtlaSil
  8. Bilgelik: Bildiklerinin bilmediklerinin yanında bir hiç olduğunun farkındalığıyla, herşeye rağmen kendi gerçeğinin peşinde olma hali... idrak, sağduyu, sezgisel anlayış, özümseme ve uygulama eşliğinde...
    Sevgili Burak, başkalarına ilham oluyorsun. İnsanların hayatına dokunabilmek herhalde hayattaki en büyük doyumlardan olsa gerek. Ve dikkat ediyorum ancak gerçekten cesur, yaratıcı ve kendi olabilen insanlar başkalarına ilham olabiliyor. Sözlerin kadar o sözlerin senin heyecanınla, senin içtenliğinle ve senin inancınla ortaya konması etki yaratıyor. İnsanlar ancak eşit hissettiklerinde verilen bilgiyi kabul eder. Diyorsun ya ben de besleniyorum diye, tevazu işte tam da bunu getiriyor. Sen yargılayıcı olmadığın, insanların içindeki iyiye ve potansiyele odaklandığın için sözlerin yerini buluyor.
    Küçük Prens bizim çocukluğumuzun çocuk bilgesiydi. Onun izinden giden büyümüş Küçük Prensler ve Prensesler olmak harika olurdu! Sen belki de bu rüyayı gerçekleştiriyorsun. Bütün bunları hatırlattığın ve özden verici bir insan olduğun için seni yürekten takdir ediyor ve çok özeniyorum. İyiki varsın. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  9. Ben blogun oldugunu su an farkettim, iyi ki de ettim. Bu kafayi hic degistirme olur mu, ne pahasina olursa olsun, Sorumluluklarin buyudugunde de degismesin. Herseyi koltuklarda oturarak sunumlarda hazirlop ogrenmeye calisan bir nesil var su an, bu nedenle kimse hayatin bizzat kendisnin ders vermesine sicak bakmiyor, o dersleri de zaten anlamiyor. İlla biri gelip anlatacak! Ama oyle cok "ehliyetli hayat cahili" var ki piyasada, sürü de pit pit pit kolayca onlari takip ediyor. Benim kocamin da heryere minik motoruyla gidiyor, simdi kendisinin efendisi, ama turkcellde vodafonda ust duzey yoneticiykende ayniydi. Basari, sahip olduklarinda gizli degil cunku. Rahat uykularda, ne istedigini bilmekte ve suru psikolojisine direnebilmekte . Ancak kendin olmaya cesaret edebiliyorsan farklilasiyorsun, bunu bilmekte gizli :) sevgiler

    YanıtlaSil