Size bu ay 36 yıl önce yapılmış tarihin en ballı spor anlaşmasını
anlatacağım. Tekstil işiyle uğraşan iki kardeşin kurduğu bir basket takımı,
yaptıkları tek bir anlaşma ve ömür boyu para sıkıntısı çekmeyecek olmalarının
tuhaf hikayesi. Müthiş bir girişimcilik hikayesi mi sadece şans mı sonunda siz
karar verin. “İnsan şansını kendini yaratır” lafına inanırım, ama bu sefer
zarlar 7-7 gelmiş sanki? Buyrun siz karar verin..
1976 yılında o sıralar halen güç
toplamaya çalışan şimdinin efsane Amerikan Basketbol Ligi NBA, bir başka
basketbol ligi ile birleşme kararı alır. Bu lig American Basketball Association
yani ABA’dır. İlginç bir ligdir çünkü, bugünkü basketbol oyununa üç sayılık
çizgisini, All-Star oyunlarındaki smaç yarışmasını ve hatta alışıldık turuncu
top dışında beyaz-mavi ve kırmızı renklerden oluşan topu hediye eden, işin
gösteri kısmını çok iyi anlamış bir ligdir ABA. Lige şu an NBA’in en önemli
takımlarından olan New York Knicks, Denver Nuggets, Indiana Pacers ve San
Antonio Spurs da dahil. NBA’e alternatif olmak isteyen, pastadan pay almak
isteyen, bunun için de oyunun ve gösterinin kurallarını değiştirmeyi bile göze
alan bir ligdir.
İşte bu sıra dışı ama küçük
ligin, NBA ‘e katılma kararı tüm takımlarda heyecan uyandırır. Virginia Squires
ve Kentucky Colonels dışındaki 4 takım lige katılır. Lige katılamayan bir takım
daha vardır: Ozzie ve Daniel Silna kardeşlerin sahip olduğu Spirits of St.
Louis takımı.. İsmi bile film ismi gibi olan takımın gerçekten de film gibi
olan hikayesi burada başlar işte. Lige katılamayan takımın sahiplerinin son
derece mütevazı bir isteği vardır. Basit bir aritmetikle NBA’e şu öneriyi
götürürler; kendi liglerinden NBA’e katılmış olan 4 takımın yayın gelirlerinin
yedide birini NBA var olduğu müddetçe istemektedirler. O dönem için çok
abartılı gelmeyen bu isteği NBA kabul eder ve ABA ile birleşir.
Ancak NBA’in abayı yaktığını
görmek için sadece birkaç sene geçmesi kafidir. İlk sene Silna kardeşlerin
kasasına bu anlaşmadan dolayı 521,000 dolar girer. Ancak gel zaman, git zaman
NBA ‘in spor ve gösteri dünyasındaki yeri de büyükçe, işin rengi de
değişmektedir tabii ki. Pazar gitgide büyür, getiriler artar. Sonuçta Silva
kardeşlerin son 2010-2011 sezonunda parmaklarını kıpırdatmadan, şu anda ortada
bile olmayan eski takımlarından dolayı, tamamen arkalarına yaslanarak
kazandıkları para 17,4 milyon doları bulur! Bu dönem içerisinde hem NBA, hem
diğer takımlar Silna kardeşlere son derece astronomik ve cazip teklifler
götürürler. Ancak biraderlerin altın yumurtlayan tavuğu kesme gibi bir niyeti
tabii ki yoktur!
36 yıllık hikayenin bu günlerde
yeniden alevlenmesinin sebebi, açılmış olan bir dava. Hayır, diğer takımlar, bu
takım artık ortada olmadığı için bu duruma itiraz ediyor değiller. Tam tersine
davayı açanlar Silna biraderler. Spirits of St. Louis takımının eski
sahiplerinin iddiası; 1976 yılında öngörülemeyecek olan sosyal medya, internet
gibi yeni medya kanallarının da bu anlaşmanın içine katılması gerektiği. 36 yıl
önce yapılmış olan anlaşmada günün şartlarıyla sadece ülke içi ve kablolu
yayınlar belirtilmiş, ancak takımın sahiplerine göre “yeni medya” kanallarının
tümü de bu anlaşmaya dahil edilmeli ve payları buna göre yeniden hesaplanmalı.
Fikir vermesi açısından, NBA’in ESPN ve TNT kanalları ile son 8 yılda yaptığı
yayın anlaşmasının toplam tutarı 7.4 milyar dolar! Evet, milyar.
Film tadındaki hikaye burada da
bitmiyor. Silna kardeşler neredeyse tüm paralarını 2008 yılında patlak veren
banker skandalıyla tanınan ve Amerika’nın Kastelli’si olarak bilinen Bernard
Madoff’a kaptırıyorlar. Silna kardeşler Madoff’a tam olarak ne kadar
kaptırdıklarını hiçbir zaman telaffuz etmeseler de, servetlerinin ciddi bir
kısmından bahsediliyor. Neyse ki anlaşmalar devam ediyor, altın yumurtlayan ve
şu anda kümeste bile bulunmayan tavuk Silna kardeşleri beslemeye devam ediyor.
Konuyla ilgili olarak konuşmayı reddeden sadece Silna’lar değil, diğer takım
yöneticileri de 36 yıl önceki olayı vahim bir hata olarak nitelendiriyor ve
konu hakkında mahkemeler haricinde görüş bildirmemeyi tercih ediyor! Ara sıra
da olsa konuşanlardan da durumun kendilerince vehametini anlamak pekala mümkün.
Örneğin Indiana Pacers takımın başkanı Donnie Walsh, konu kendisine
hatırlatıldığında “Bu konuyu her hatırladığımda kalbime bir hançer saplanıyor!”
gibi abartılı bir ifadeyle cevap veriyor. Ne de olsa her sezon yayın
gelirlerinin yedide birini birine yediriyor.
Aynı olay Türkiye’de yaşansaydı
sonuç ne olurdu diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Sanırım şöyle olurdu,
Silna kardeşler birkaç sene bu geliri aldıktan sonra lig ince bir manevrayla
NBA’den ÖzNBA’e devşirilirdi. Kanuni hakların yeni lig için oluşmaması sağlanır,
herkes rahat bir nefes alırdı! Amerikalılar bu noktada bizim kadar yaratıcı
olamamışlar ilginç bir şekilde! Ne de olsa bu coğrafyanın en sevdiği laflardan
birisidir; demokrasilerde çare tükenmez!