20 Ocak 2012 Cuma

I.M.F. : İFFET MİSALİ FONLAMA

[ Kasım 2009 - Esquire Yazımdan...] 
Geçtiğimiz ay malum, dünya ekonomisinin eli maşalı ağa babası IMF ülkemizdeydi. IMF ruhuyla ve ruhsuzluğuyla, tüm fikirleriyle ve karşı fikirleriyle, yaratıcı ve taklit tüm protestolarıyla buradaydı. Abartılı güvenlikten, kapanan yollardan daha önemli bir gerçeği gördük bir kez daha, o da şu; Ekonomistlerden eşcinsellere, çevrecilerden dincilere, milliyetçilerden feministlere hiçbirimiz sevmiyoruz Ayemef’i. Peki kuzum biz niye kılız bu ayemefe? 

Aksaray yapımı çakma bir Nayk ağır çekimde döne döne ilerliyor. Önce elinde mikrofon olan biçare bir üniversite öğrencisinin kafasını yalıyor, hafif bir falsoyla sahnedeki adama doğru ilerlerken az önceki yalama aksiyonun bünyede yarattığı ağırlıkla yarı yolda yere düşüveriyor. Böylece çakma ayakkabıyla yapılmış bu çakma protesto yarıda kalıyor. Oysa Panter Emel’i ve Asteriks Oktay’ı çıkarmış bu topraklardan daha yaratıcı bir protesto, Semih Saygıner’i çıkarmış bir milletin evlatlarından daha isabetli atışlar beklenirdi ama olmadı. Sonrası bildik sahneler, ağır çekim hızlanıyor, bağrış çağrışlar, geride bükülen kollar, ağızları kapatılan protestocular, polis, güvenlik, aynı tatsız sahneler.. 

Sahnedeki adam IMF Başkanı Dominique Strauss‐Kahn, Yer İstanbul, Olay IMF Protestosu. Pek çok kere izlediğimiz, artık sağır sultanın bile duyduğu ayakkabı fırlatma hikayesi. Temelde hikaye, sosyalist bir adamın diğer bir sosyalist adama emperyalist bir markanın ürününü doğuyla batının kesiştiği yerde Arabik bir protestoyla fırlatmasıdır aslında. Ekonomideki küreselleşmeyi protesto ederken bundan daha küresel olunamazdı herhalde! 


Kaderin garip bir cilvesiyle IMF gibi bir kurumu savunmak, protestoları göğüslemek ve hızla gelen ayakkabılardan kaçmak sosyalist bir ekonomiste kalmıştı. Evet, bu tombalak sevimli adam her ne kadar IMF’in tepesinde otursa da, o bir sosyalist ve bu hayret verici duruma tek şaşırmayan da o. “Hala sosyalist olduğunuzu düşünüyor musunuz?” sorusuna "Evet hâlâ sosyalistim, ben burada işimi yapmaya çalışıyorum" diyecek kadar rahat, “Türk protestocuları çok kibar, en azından bitirmemi beklediler” diyecek kadar da kendinden emin. Bu her ne kadar dayak yiyen çocukların kapının ardından kafayı uzatıp “Acımadı kiii, Acımadı kiii!” demesine benzese de , olgun bir karşılık. 

Dünya ekonomisinde uçlar öyle bir karışma karıştı ki belli değil sevgili okurlar. Adaşım ABD Başkanı, sosyal sağlık sistemini savunuyor ve savunduğu için ekonomi ve sosyoloji bilgisi yadsınamayacak derecede yüksek olan halkı tarafından komünistlikle suçlanıyor, bu esnada serbest piyasanın şahı ABD devletleştirmeler yapmış, diğer yandan sosyalist bir adam IMF’nin başında, bu adam da aynı zamanda ülkesinde ekonomi bakanlığı döneminde yaptığı özelleştirmelerle meşhur ve IMF Başkanlığında büyük ihtimalle gençliğinde savunduğu şeyleri savunan bir gencin fırlattığı bir ayakkabıdan kaçmak durumunda kalıyor. Zavallı adamın işi zor; ne bir tarafa yaranabiliyor, ne diğer tarafa kabul ettirebiliyor. Hiç kimse sevmiyor zavallı adamı ve yaptıklarını. Mesela sadece Türkiye’de IMF’yi kimler protesto etmiş kayıtlardan aynen bakalım: “öğrenciler, işçiler, feministler, çevreciler, solcular, sağcılar, doktorlar, eşcinseller, hayvanseverler, eczacılar...” liste uzayıp gidiyor. Valla Dominik işiniz zor, herkes size karşı. 

Tabii herkes herşeye karşı olabilir, bilerek ya da rüzgara kapılarak, çok normal. Ama benim en çok takıldığım nokta başta da söylediğim gibi bu protestonun biçimiydi. Gerçekten de bu coğrafyadan daha yaratıcı birşeyler çıkmalıydı. Ne olabilirdi diye düşündüm, düşünürken de şöyle bir alternatif protesto şekli geldi aklıma. Gözünüzde canlandırın şimdi, IMF Başkanı hararetle derdini anlatırken arka sıralardan Kadir Abi kalıyor ve bağırıyor: “Nyalannn söylüyorsunnn!” Çok uçuk ve maliyetli mi buldunuz, ya da Kadir Abi bunu yapmaya ikna olmaz mı? O zaman taklidi “Yaban” da olur. IMF’nin ve Başkanının her argümanına arka sıradan bildiğimiz edası ve nidasıyla Kadir Abimizin bağırdığını düşünün! Bütün dünya duyar ve evet sadece bizler güleriz. İşte bize özgü bir protesto! 

Bu protestoyu teoride bırakmayıp nasıl satırlarıma taşırım diye düşündüm ve şöyle bir yöntem buldum: IMF’nin resmi kaynaklarında söylediği her argümana hiçbir yorum katmadan yine sadece ve sadece dünya ekonomisinden veriler vererek cevap verebilirim. Eğer ki sevmiyorsak, karşıysak en azından argümanlarımızı iyi bilelim. IMF’in her sözüne karşılık dünya ekonomisinden bir alıntı, yorumsuz. Bakın mesela: 

IMF Diyor ki: 

“Bünyesindeki 185 ülke ile global sayılabilecek bir kuruluş olan IMF, üye hükümetlerin globalleşmenin getirdiği fırsatlardan yararlanmalarına ve güçlüklerle baş edebilmeleri için yegâne bir konuma sahiptir. IMF global ekonomik eğilimleri ve performansı takip eder, ufukta sorunlar gördüğünde üye ülkelerini uyarır, politika diyalogu için bir forum oluşturur ve hükümetlere ekonomik güçlüklerle nasıl baş edeceklerine dair gerekli bilgileri sağlar. Ekonomik sıkıntı içindeki üyelerine politik tavsiyeler ve finansman sağlar; aynı zamanda gelişmekte olan ülkelerle işbirliği yaparak onların makroekonomik istikrara ulaşmalarına ve yoksulluğu azaltmalarına yardım eder.” 

Nyaalannnn Söylüyorsunnnnn! Bryan Johnson ve Brett Schafer tarafından yapılan bir araştırmaya göre 1965 yılından bu yana 89 az gelişmiş ülkede uygulanan IMF programları sonucunda bu ülkelerin 32’si daha da fakirleşmiş, 48’i milli gelirini büyütemeyerek yerinde saymış, 14’ünün ekonomisi en az yüzde 15 küçülmüş. 



IMF Diyor ki: 

“IMF’nin teknik yardımlarının yaklaşık yüzde 80’i düşük ve düşüğe yakın orta gelirli ülkelere gitmektedir, özellikle Afrika’nın Alt Sahara bölgesi ve Asya. Savaş sonrası ülkeler yardımdan en büyük payı almaktadırlar. IMF ayrıca uluslararası finans sisteminin mimarisini güçlendirecek, yoksulluğu azaltıp büyümeyi destekleyecek kapasiteyi oluşturacak ve aşırı borç altında olan yoksul ülkeleri (HIPC) bu durumdan kurtaracak teknik yardım programları da temin etmektedir.” 

Nyaalannnn Söylüyorsunnnnn Ulennn! IMF Programlarının uygulandığı ülkelerde bakın neler olmuş: 

Tayland: Pirinç satan ülke, pirinç satın alır hale geldi 
Mozambik: 30 bin kişi işini kaybetti 
Hindistan: Tarım çöktü. 
Rusya: Milli gelir yüzde 30 azaldı 
Somali: Tarımsal altyapı çöktü 
Ruanda: Açlıktan toplu ölümler oldu 
Vietnam: 200 bin kamu çalışanı işten atıldı 
Meksika: 30 bin işyeri kapandı 
Gürcistan: Halk ayaklanması çıktı 
Endonezya: Halk ayaklanması çıktı. Java adasında yaşayan 2 yaşın altındaki çocukların yarısından fazlası ciddi beslenme sorunlarıyla karşı karşıya kaldı. Yoksulluk % 60’a çıktı. 
Kolombiya: İşsizlik patladı 
Uruguay: Yağmalama oldu 
Arjantin: Ekonomi çöktü, yağmalamalar oldu. 
Ekvator: İşçi sokağa döküldü 
Paraguay: Olağanüstü hal ilan edildi 
Fas: 1981 ve 1984’te halk ayaklanması oldu 
Cezayir: Ekim 1988’de halk ayaklanması oldu.. 



IMF Diyor ki: 

“IMF, üyelerinin neredeyse dünyanın tüm ülkelerini kapsaması nedeniyle, görevlilerinin de mümkün olduğu kadar değişik bölgelerden olması için çaba göstermektedir.” 

Nayıırrrrr..Nyaalannnn Söylüyorsunnnnn..Nyalannn! Uzun yıllardan beri ABD ile Avrupa arasında var olan mutabakat uyarınca IMF Başkanını Avrupa, Dünya Bankası Başkanını ise ABD öneriyor. Böylece 61 yıldan beri IMF'yi Avrupalı başkanlarca yönetildiğine dikkat çekiliyor. 

Belgin Doruk inceliğince ve göz süzerek “Nütfen Ayemef nütfen, artık senin güzel sözlerine kanmak istemiyorum kuzum!” desek de tahmin edin bakalım tüm dünyada IMF’den en fazla kredi alan ülke kim? Tür-ki-yeee!! Ya kişisel yorumum şöyle: Müjde Ar’ın İffet filmini bu satırları okuyan herkes biliyordur tahminimce. Bilmeyenler de geç kalınmış bu bilgiyi lütfen bilenlerden öğrensin. Meşhur araba sahnesi bence durumu son derece güzel özetliyor: Kafamız pencere camına İffet misali sıkıştırılmış ve Faruk Peker usulca yaklaşmakta! Sonumuz hayrolsun... 

Tüm IMF koşturmacası içinde öyle haberler vardı ki bir kez daha ülkemizin ve insanlarımız olaylara ne kadar farklı yerden baktığını, kısacası biz Türklerin ne kadar farklı olduğunu gösteriyordu. Dünya IMF politikalarını, uluslararası finansı, küresel ekonomiyi tartışırken bakın bizim basınımız haberi nasıl geçti: 

“IMF- Dünya Bankası toplantılarına katılanlar hem dizüstü bilgisayarlarıyla, hem de Kongre Merkezi’ndeki kiosklarda bulunan masaüstü bilgisayarlarıyla Türkiye’de mahkeme kararıyla yasaklanmış sitelere girebildiler. Bu siteler arasında Youtube, Youporn.com,lastfm.com, livesscores.co gibi siteler de vardı. Sitelere giren gazeteciler bu müjdeyi hemen Kongre Merkezi dışına da aktardılar.” 

Yani medar-ı iftiharımız, Sertab’ımızın dediği gibi: “Daha çok yolumuz var, muhtelif konumuz var.” 

Velhasıl bana sorarsanız durum İffet’ten de beter...Kafa araba camına sıkışmış, araba durmuyor, yürüyor, Faruk Peker gülerek usul usul yaklaşmakta... 

Sonumuz hayrolsun..  

0 yorum:

Yorum Gönder