24 Mart 2014 Pazartesi


Bu aralar dünya ekonomisinde en flaş konulardan biri, yepyeni bir para birimi. Hiçbir ülkeye, hiçbir merkez bankasına ve hiç bir merkezi otoriteye bağlı olmadan kendi kendine doğup büyüyen hatta şimdilerde abilerine kafa tutmaya bile başlayan, mahallenin yeni çocuğu: Bitcoin!

(GQ Türkiye-Mart 2014) Ekonomiyle ilgili olun ya da olmayın, eminim bir süredir kulağınıza gelmeye başlayan ve bilgi sahibi olunması şart olan bir yeni durum var global ekonomide. Dünya daha ne kadar küreselleşebilir diye düşünürken görüyoruz ki artık fiziksel sınırların da dışında bir büyüme söz konusu. “Sanal” kelimesi bu gelişmeyi anlatmak için yeterli değil, çünkü sanal değil son derece somut bir sonuç var karşımızda, yeni global bir para birimi!


Aslında her şey 2008 krizi sonrasında başladı. Hatırlarsınız, dünya ekonomisinin amiral gemisi Amerikan ekonomisinin darbe üstüne darbe alması ve doların tahtının iyiden iyiye sallanması üzerine “Acaba yeni küresel para birimi ne olacak?” tartışmaları gecikmeden başlamıştı. Tahtın adayı çoktu; krizde kötü sınav vermiş olsa da Euro, yeni yıldızlardan Yen adı geçenler arasındaydı. Ama hiç kimse henüz ortalarda olmayan, hem de birçokları tarafından –çok yanlış bir şekilde- “sanal” olarak ifade edilen bir para biriminin sıfırdan bu noktalara gelebileceğine ihtimal vermiyordu elbette. Kimsenin şans vermediği, gerilerden gelen sürpriz at Bitcoin’di ve ayağının tozuyla mahallenin ağır abilerini zorlamaya başlamıştı bile.



Bitcoin ‘i yeni ve cazip bir para birimi haline getiren bazı özellikleri var. İlk olarak hiçbir ülkeye ve otoriteye bağlı değil, yani gelecekte belli bir bölgeden çok yoğun bir talep ve sahiplenme olmazsa bir  herhangi bir ülke ya da bölge krizinden etkilenmesi pek kolay değil. Yapılan işlemlerde kimlik açıklamak zorunda değilsiniz, ki bu özelliği esasen mevcut ekonomik sistemler tarafından en kuşkuyla yaklaşılan özelliği, zira bir takım kanun dışı işlemlerin de geçmeye başladığı iddialar arasında.

Aslında dijital ortamda üretilip reel dünyada değere dönen ilk oluşum Bitcoin değil. Angry Bird’leri borçluların üstüne salamamış ya da Farmville’de ürettiğimiz salatalıkları gerçek dünyada satamamış olsak da bazı FRP (Fantasy Role Playing) oyunlarında oluşturulmuş oyun karakterleri yüzbinlerce dolar karşılığında alınıp satılıyordu. Hatta hayatını kaybeden ve oyun camiasında çok ünlü bir gencin oyun karakterinin ailesine miras olarak geçip geçmeyeceği bile uzun zaman tartışılmıştı. Yani bu aleme, hatta bu piyasaya “sanal” demek büyük haksızlık olur. Bunlara alternatif dünyanın üretip gerçek dünyaya ihraç ettiği, ekonomik değeri olan ürünler.

Bitcoin 2008 krizi sonrası ortaya çıkmış olsa da, ilk gerçek Bitcoin transferi 2010'da Florida'lı bir programcı olan Laszlo Hanyecz ‘in karnının acıkmasıyla gerçekleşti. Hanyecz, 10,000 Bitcoin  harcayarak midesi için küçük ama insanlık için büyük iki pizza siparişi verdi! Devamındaki süreçte toplam 21 milyon adet BTC ‘in tedavüle girmesi planı açıklandı, şu an 10 milyona yakın BTC dolaşımda. Başlangıçta çok kısıtlı alışveriş ve harcama imkanı olsa da, gelinen noktada Bitcoin ile işlem yapmak milyonlarca marka ve mağazanın olduğu internet pazarında kısa yoldan reklam yapmak ve parlamak için bir yöntem olarak bile kullanılıyor. 

Beraberinde elbette pek çok şüpheyi de doğuran Bitcoin sistemi biz son kullanıcıları internetten kolay alışveriş, kolay ve masrafsız bir sistem olması gibi basit yöntemlerle tavlamaya çalışıyor. Ancak işin uzmanları olan yazılımcılar için bu havuçlar yeterli değil tabii ki. Sistem, onlara da “Sistemin güvenilirliği konusunda şüpheniz varsa gelip kodlarımıza bakın” şeklinde bir imkan sağlıyor. Açık kaynaklı kodlar işin teknik kısmında böyle bir güven tesis etmeye çalışsa da birkaç kez kötüye kullanıldığı da oldu. Sistem birkaç defa kırıldı, bazı dijital Robin Hood’lar tarafından etrafa paralar saçıldı, ancak sistem çok hızlı bir şekilde açığı kapatıp dağıtılan paraları sistemden sildi. Devamında özellikle Bill Gates gibi konunun ağır abilerinin sistemi öven konuşmaları ile Bitcoin sistemi yeniden güç kazandı. Bu güç kazanımları sadece duygusal değil tabii ki, BTC hisseleri herhangi bir ülke ekonomisiyle ilgilenmese de kendi sistemiyle ilgili en ufak gelişmede ciddi hareketleniyor. 200-1200 dolar arası sert hareketler yapan BTC, şu sıralar 600-800 bandında bir ortalamaya oturmuş görünüyor. Her ne kadar gerçek dünyadaki ağabeyleri gibi ciddi analizlere konu olsa ve piyasalarda heyecan uyandırsa da merkezi otoriteler hala ufak kardeşe buzdolabı soğukluğunda. Çin’de ve Rusya’da sistem yasaklandı. Konuyla ilgilenen okuyucular tahmin ediyorum bizim BDDK ’nın sayfasındaki “Cıs olursa karışmayız” mealindeki babacan uyarıyı da görmüşlerdir. 
Ona göre yani..

Tüm dünyada mevcut düzenlerin sorgulandığı, sınırların tartışıldığı bir ortamda alternatif çözümlere ihtiyaç duyulması ve bu alternatiflerin de her ne kadar henüz biraz marjinal kalsa da yeni neslin yeni ekonomisinden gelmesine şaşmamak lazım. Ama kendisini “Web, klasik yayıncılığa ne yaptıysa aynısını klasik para birimlerine yapacağız” gibi bence sorarsanız yanlış bir söylemle lanse etmemiş olsa daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Ne de olsa; para için aynı şeyi düşünmesem de yayıncılıkta hala kağıdın kokusu pek çoğumuz için vazgeçilmez. Bu durumda en iyisi eskiyle yeniyi birleştirmek ve  #kagidimadokunma demek mi olacak ne dersiniz?


ESKİ KÖYE YENİ ADET: BITCOIN


Bu aralar dünya ekonomisinde en flaş konulardan biri, yepyeni bir para birimi. Hiçbir ülkeye, hiçbir merkez bankasına ve hiç bir merkezi otoriteye bağlı olmadan kendi kendine doğup büyüyen hatta şimdilerde abilerine kafa tutmaya bile başlayan, mahallenin yeni çocuğu: Bitcoin!

(GQ Türkiye-Mart 2014) Ekonomiyle ilgili olun ya da olmayın, eminim bir süredir kulağınıza gelmeye başlayan ve bilgi sahibi olunması şart olan bir yeni durum var global ekonomide. Dünya daha ne kadar küreselleşebilir diye düşünürken görüyoruz ki artık fiziksel sınırların da dışında bir büyüme söz konusu. “Sanal” kelimesi bu gelişmeyi anlatmak için yeterli değil, çünkü sanal değil son derece somut bir sonuç var karşımızda, yeni global bir para birimi!


Aslında her şey 2008 krizi sonrasında başladı. Hatırlarsınız, dünya ekonomisinin amiral gemisi Amerikan ekonomisinin darbe üstüne darbe alması ve doların tahtının iyiden iyiye sallanması üzerine “Acaba yeni küresel para birimi ne olacak?” tartışmaları gecikmeden başlamıştı. Tahtın adayı çoktu; krizde kötü sınav vermiş olsa da Euro, yeni yıldızlardan Yen adı geçenler arasındaydı. Ama hiç kimse henüz ortalarda olmayan, hem de birçokları tarafından –çok yanlış bir şekilde- “sanal” olarak ifade edilen bir para biriminin sıfırdan bu noktalara gelebileceğine ihtimal vermiyordu elbette. Kimsenin şans vermediği, gerilerden gelen sürpriz at Bitcoin’di ve ayağının tozuyla mahallenin ağır abilerini zorlamaya başlamıştı bile.



Bitcoin ‘i yeni ve cazip bir para birimi haline getiren bazı özellikleri var. İlk olarak hiçbir ülkeye ve otoriteye bağlı değil, yani gelecekte belli bir bölgeden çok yoğun bir talep ve sahiplenme olmazsa bir  herhangi bir ülke ya da bölge krizinden etkilenmesi pek kolay değil. Yapılan işlemlerde kimlik açıklamak zorunda değilsiniz, ki bu özelliği esasen mevcut ekonomik sistemler tarafından en kuşkuyla yaklaşılan özelliği, zira bir takım kanun dışı işlemlerin de geçmeye başladığı iddialar arasında.

Aslında dijital ortamda üretilip reel dünyada değere dönen ilk oluşum Bitcoin değil. Angry Bird’leri borçluların üstüne salamamış ya da Farmville’de ürettiğimiz salatalıkları gerçek dünyada satamamış olsak da bazı FRP (Fantasy Role Playing) oyunlarında oluşturulmuş oyun karakterleri yüzbinlerce dolar karşılığında alınıp satılıyordu. Hatta hayatını kaybeden ve oyun camiasında çok ünlü bir gencin oyun karakterinin ailesine miras olarak geçip geçmeyeceği bile uzun zaman tartışılmıştı. Yani bu aleme, hatta bu piyasaya “sanal” demek büyük haksızlık olur. Bunlara alternatif dünyanın üretip gerçek dünyaya ihraç ettiği, ekonomik değeri olan ürünler.

Bitcoin 2008 krizi sonrası ortaya çıkmış olsa da, ilk gerçek Bitcoin transferi 2010'da Florida'lı bir programcı olan Laszlo Hanyecz ‘in karnının acıkmasıyla gerçekleşti. Hanyecz, 10,000 Bitcoin  harcayarak midesi için küçük ama insanlık için büyük iki pizza siparişi verdi! Devamındaki süreçte toplam 21 milyon adet BTC ‘in tedavüle girmesi planı açıklandı, şu an 10 milyona yakın BTC dolaşımda. Başlangıçta çok kısıtlı alışveriş ve harcama imkanı olsa da, gelinen noktada Bitcoin ile işlem yapmak milyonlarca marka ve mağazanın olduğu internet pazarında kısa yoldan reklam yapmak ve parlamak için bir yöntem olarak bile kullanılıyor. 

Beraberinde elbette pek çok şüpheyi de doğuran Bitcoin sistemi biz son kullanıcıları internetten kolay alışveriş, kolay ve masrafsız bir sistem olması gibi basit yöntemlerle tavlamaya çalışıyor. Ancak işin uzmanları olan yazılımcılar için bu havuçlar yeterli değil tabii ki. Sistem, onlara da “Sistemin güvenilirliği konusunda şüpheniz varsa gelip kodlarımıza bakın” şeklinde bir imkan sağlıyor. Açık kaynaklı kodlar işin teknik kısmında böyle bir güven tesis etmeye çalışsa da birkaç kez kötüye kullanıldığı da oldu. Sistem birkaç defa kırıldı, bazı dijital Robin Hood’lar tarafından etrafa paralar saçıldı, ancak sistem çok hızlı bir şekilde açığı kapatıp dağıtılan paraları sistemden sildi. Devamında özellikle Bill Gates gibi konunun ağır abilerinin sistemi öven konuşmaları ile Bitcoin sistemi yeniden güç kazandı. Bu güç kazanımları sadece duygusal değil tabii ki, BTC hisseleri herhangi bir ülke ekonomisiyle ilgilenmese de kendi sistemiyle ilgili en ufak gelişmede ciddi hareketleniyor. 200-1200 dolar arası sert hareketler yapan BTC, şu sıralar 600-800 bandında bir ortalamaya oturmuş görünüyor. Her ne kadar gerçek dünyadaki ağabeyleri gibi ciddi analizlere konu olsa ve piyasalarda heyecan uyandırsa da merkezi otoriteler hala ufak kardeşe buzdolabı soğukluğunda. Çin’de ve Rusya’da sistem yasaklandı. Konuyla ilgilenen okuyucular tahmin ediyorum bizim BDDK ’nın sayfasındaki “Cıs olursa karışmayız” mealindeki babacan uyarıyı da görmüşlerdir. 
Ona göre yani..

Tüm dünyada mevcut düzenlerin sorgulandığı, sınırların tartışıldığı bir ortamda alternatif çözümlere ihtiyaç duyulması ve bu alternatiflerin de her ne kadar henüz biraz marjinal kalsa da yeni neslin yeni ekonomisinden gelmesine şaşmamak lazım. Ama kendisini “Web, klasik yayıncılığa ne yaptıysa aynısını klasik para birimlerine yapacağız” gibi bence sorarsanız yanlış bir söylemle lanse etmemiş olsa daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Ne de olsa; para için aynı şeyi düşünmesem de yayıncılıkta hala kağıdın kokusu pek çoğumuz için vazgeçilmez. Bu durumda en iyisi eskiyle yeniyi birleştirmek ve  #kagidimadokunma demek mi olacak ne dersiniz?